Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YAZ!*!SÖZ!*!ŞARKI!*!..VS**

   Bir yaz mevsimini daha tarihin tozlu sayfalarına göndermiş bulunuyoruz.Yazın şikayet ettiğimiz sıcakları özleme zamanıdır şimdi yavaş yavaş.Ne kadar nankör insanlarız dimi her şeyi işine geldiği gibi kullan işine gelmeyince şikayet et.Biz nankör insan topluluğu olarak düzenimiz bu.Neyse ben yazımın asıl mevzusuna geleyim.Bu yazıyı yazmakta ki amacım yazın dinlemekten bıktığım şarkılar.Evet başlayalım eminim yapmış olduğum liste bir çok seçenek ile çoğaltılabilir.Gelsin maddeler: Fettah Can: (Bu kişi ile ilgili şarkı ayrımı yapmıyorum söylemiş olduğu bütün şarkılar bu kategoriye dahil.Lütfen şarkı söylemeyi bıraksın zira öyle bayık bayık şarkı söylemeler falan hiç hoş değil.Sen yaz şarkını at denize halik bilmezse malik bilir bize de yazık ama lütfen...) Eflatun-Burcu Güneş&Çıkmaz Sokaklar: (Ne karanlık odalardan ne masallardaki cadılardan korktum her radyoyu televizyonu açtığımda bu şarkı karşıma çıkacak kadar o kadar yani...) Sıla&Yoruldum: (Sıla seni severi

Hep Bir Yerlere, Bir Şeylere Yetişme Telaşındasınız Değil Mi?

Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi? Hiç vaktiniz yok, "Fast live", "Fast food", "Fast music", "Fast love"... Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar... Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi. Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum! Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini? Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını? İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza? Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız? Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir? Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman? Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını? Ve ıslak toprak kokusu var

AZ...

Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış on binlerce kelime ve yüz binlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi...   Böyle diyordu Hakan Günday kitabını anlatırken.Elime alır almaz bir çırpıda okuyup bitirdiğim bir kitap.Hatta öyle ki hikaye beni kendi içine o kadar almış ki bitmesin istedim ya da seri seri devam etsin istedim.Adı küçük ama kendi büyük bir roman gerçekten.Karakterler ve olaylar arasındaki geçişler gerçekten o kadar güzel işlenmiş ki; bir sonr

GEÇSE DE SENELER YAŞATIR SENİ GÖNÜLLER...

  Teşekkürler Kazım Koyuncu bize söylediğin ve söylettiğin şarkılar için, karadeniz müziğine sahip çıktığın için, sevdiğimiz şeylerin kıymetini onları kaybetmeden önce bilmemiz gerektiğini öğrettiğin için, senin yoluna çıkmamıza sebep olduğun için ve yazmaya kelimelerin dahi yetmeyeceği insanlığın için teşekkürler....

ANLAYANA...

....Uzun zaman olmuş kendime dönüp bakmayalı.Kendime gelmem uzun zaman aldı tabi haliyle.Fazlalıklarından sıkıntılarından silkin, kendine yeni hedefler belirle, elinde var olanlarla yetinmeyi ve mutlu olmayı bil, senden başka bir tane daha olmadığını kabul et, kısa ve öz dostluklar biriktir, değerini bilene değer ver bilmeyene yol ver, yeni bir hobi edin, mutluluğa da mutsuzluğa da fazla takılıp kalma, duygularını ifade etmekte geç kalma.....ve yazmaya vaktimin yetmeyeceği daha birçok şey...    Üç dakika beş dakika geçsin diye saniyeleri sayarsın bazen.Bazen de tam tersidir.O an zaman dursun hiç bitmesin.Hayat böyledir işte bazen.Hayat; bir düzünü gösterir yüzünün bir de tersini.Sen bilirsin ki her ikiside seçenek değildir aslında senin için.Hep üçüncü bir seçenek, çıkış kapısı arar insanoğlu.Hep sapak yollara sapmaya, yaban bahçelerine girmeye, kendine acılar çektirip yeni yeni çıkış yolları aramaya, gül bahçelerinde dikenlere batarak kendi hayat kitabını yazmakta ısrarlı.Herkesin

92 YIL ÖNCE BUGÜN...

    Ulusal bilinç ve ATATÜRK sevgisinin daha çok artması dileği ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm  çocuklara kutlu olsun...

HİÇ ÜZERİME ALINMAM...

10 yılda 1 kitap okuyoruz! Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES)'nın düşünce kuruluşu olan DESAM'ın 'Kütüphaneler Haftası' dolayısıyla hazırladığı rapora göre; Türkler 10 yılda ancak bir kitap okuyor. Aynı rapora göre bir Japon yılda 25, bir İsviçreli yılda 10, bir Fransız ise 7 kitap okuyor. Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, Türkiye'de kitap okunmamasının yapısal nedenleri olduğunu belirterek, okul öncesi dönemden üniversite eğitiminin sonrasına kadar kitap okumanın stratejik bir konu olarak ele alınmadığını söyledi. Kültür, eğitim ve bilim merkezleri olması gereken kütüphanelerin Türkiye'de kitap okutma stratejilerinin olmadığını, kitapların halen e-kitap haline getirilemediğini, oysaki çağımızda kitabın, okurun evine, otomobiline, ayağına kadar götürülmesi gerektiğini kaydeden Gürkan Avcı, "Günümüzde otomobilde, yolculukta, tatilde kitap okumanın önü açılmalıdır. Bunun için sesli kitaplar da yapılmalıd

BAHAR MI BİLEMEDİM BEN ONU...???

   Nisan ayına girmiş olmakla beraber bahara tam anlamıyla merhaba demiş bulunmaktayız.Oldum olası sevmem kışı sevemiyorum.Sürekli insanın üzerinde melankolik bir hava, gereksiz bir ağırlık...Sanki  kendimi sürekli depresyondaymışım gibi hissediyorum.Ve bu yüzdendir galiba kışa karşı soğuk duruşum, ısınamıyorum abi yaa..    Bu yazıyı yazmak birden bire Emre Aydın'ın soğuk odalar şarkısını dinlerken  geldi...Yani ben bahar geldi yaza az kaldı diyorum seviniyorum.Ama bu şarkı beni dibine kadar kışa götürdü, üşüdüm resmen...Emre Aydın yine duygularını konuşturmuş diyorum.Ama Emre Aydın bunu yapma bize,şu güzelim bahar ayında kış aylarını yaşatma bize...Desemde şarkı gerçekten süper, sürekli dinleyip bıkmamak ümidiyle eline sağlık Emre Aydın....

HAYATIMIZDAKİ DOĞRULAR...

Amerika'nın en etkili kadınlarından Oprah Winfrey'e doğruluğundan emin olduğun şeyler nedir diye sormuşlar. O da emin olduğu 20 şeyi sıralamış: 1.Ektiğin kadar biçersin.Emeğin mutlaka sana aynı oranda geri döner. 2.Kendi hikayeni kendin yaz.Kimse senin senaryonu yazmasın. 3.Geçmişte birinin sana yaptığı bir kötülüğün, bugün hiçbir gücü yoktur.Ancak sen o gücü verirsen olur. 4.İnsanlar sana kendilerini nasıl tanıtıyorlarsa, önce öyle kabul et. 5.Endişelenmek vakit kaybıdır.Öyle yapacağına, endişelendiğin şeyle ilgili bir şey yapmaya harca o zamanı. 6.Neye inandığın, hayallerinden, isteklerinden ve beklentilerinden çok daha güçlüdür.Sonunda her zaman, inandığın şey olursun. 7.Sadece tek bir dua edeceksen, o ''ÇOK ŞÜKÜR'' olsun. 8.Mutluluğun verdiğin sevgi kadardır. 9.Hata, seni başka yöne yönlendiren bir yol işaretidir. 10.Herkesin dediğinin aksine davranırsan, dünya yıkılmaz. 11.İçgüdülerine güven, onlar yalan söylemez. 12.Önce kendini sev.Sonra da

Başlangıç....

  Nerden başlasam nerden başlasam diye düşünürken başla bir yerdende nerden başlarsan başla dedim sonunda kendime artık.İnsanın kendisini iyi hissetmesi için ne gerekiyorsa onu yapmalı diye düşünüyorum.Tabi ki mecburiyetleri yok sayarak değil..:))İçimizde saklı kalanları söylemek için bazı şeyler araçtır hayatımızda.Önemli olan bizim bu araçları, imkanları kendimiz için etrafımızdakiler için en iyi şekilde kullanmak.Herkesin bir amacı, hayat felsefesi olmalı şu hayatta...Benim savunduğum en önemli düşünce; mutlaka her insandan birşey öğrenmeli ve aynı şekilde öğretmeliyiz.Bilgi, hepimizin bildiği gibi sonsuz bu evrende ve ne güzel ki sonu da yok...En cahil insandan bile bir şey öğreniyoruz şu hayatta:Cahil Olmamayı...Umarım bu vesile ile tanışırsak sizinle birbirimizin hayatına yeni anlamlar yeni bilgiler katmak dileğiyle....MERHABA...:))))