O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.
O alfabeyle yazılmış on binlerce kelime ve yüz binlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.
Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.
Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.
Senin ve benim gibi...
Böyle diyordu Hakan Günday kitabını anlatırken.Elime alır almaz bir çırpıda okuyup bitirdiğim bir kitap.Hatta öyle ki hikaye beni kendi içine o kadar almış ki bitmesin istedim ya da seri seri devam etsin istedim.Adı küçük ama kendi büyük bir roman gerçekten.Karakterler ve olaylar arasındaki geçişler gerçekten o kadar güzel işlenmiş ki; bir sonraki sayfada nelerin olduğunu öğrenmek için merak içinde çeviriyorsun sayfaları.Hakan Günday'ın okuduğum ilk kitabı görünen o ki bundan sonra peşindeyim diğer kitaplarının.Şiddetle okunması tavsiye edilir...Beni soracak olursanız merak içinde diğer kitaplarının keşfindeyim...
Yorumlar
bana da beklerim:
edankb.blogspot.com
sevgilerr :)